Toggle navigation
Bir kez Allah dese aşk ile lisan. Dökülür cümle günah misl-ü hazan
Ana Sayfa
Kur'an Meali
Login
Home
Kur'an-ı Kerim 65. Sure Talâk Suresi - الطَّلَاقِ - ٦٥
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
٦٥ / ١ ) - بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ وَاتَّقُوا اللَّهَ رَبَّكُمْ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ إِلَّا أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللَّهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ لَا تَدْرِي لَعَلَّ اللَّهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذَلِكَ أَمْرًا )
1-Ey Peygamber! Kadınları boşadığınızda, artık onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları sırada) talâk edin (boşayın) ve iddeti sayın! Rabbiniz olan Allah’dan sakının! Onları evlerinden (zorla) çıkarmayın; (kendileri de) çıkmasınlar (çekip gitmesinler); ancak apaçık bir hayâsızlık getirmeleri (yapmaları) müstesnâdır.Bunlar Allah’ın hudûdudur. O hâlde kim Allah’ın hudûdunu aşarsa, artık şübhesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, umulur ki Allah, bundan sonra bir iş (pişmanlık) ortaya çıkarır!(1)
٦٥ / ٢ ) - فَإِذَا بَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَأَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَأَقِيمُوا الشَّهَادَةَ لِلَّهِ ذَلِكُمْ يُوعَظُ بِهِ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا )
2-Nihâyet (o boşanan kadınlar) iddet (bekleme müddet)lerinin sonuna geldikleri zaman, ya onları iyilikle tutun veya onlardan iyilikle ayrılın; içinizden adâletli iki kişiyi de şâhid tutun; şâhidliği Allah için dosdoğru yapın! Allah’a ve âhiret gününe îmân etmekte olan kimselere bununla nasîhat olunur; kim Allah’dan sakınırsa, (Allah) ona (her darlıktan) bir çıkış yolu kılar.
٦٥ / ٣ ) - وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا )
3-Ve onu hesab etmediği yerden rızıklandırır! Kim Allah’a tevekkül ederse, artık O ona yeter! Şübhesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Doğrusu Allah, herşey için bir ölçü koymuştur.
٦٥ / ٤ ) - وَاللَّائِي يَئِسْنَ مِنَ الْمَحِيضِ مِنْ نِسَائِكُمْ إِنِ ارْتَبْتُمْ فَعِدَّتُهُنَّ ثَلَاثَةُ أَشْهُرٍ وَاللَّائِي لَمْ يَحِضْنَ وَأُولَاتُ الْأَحْمَالِ أَجَلُهُنَّ أَنْ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ أَمْرِهِ يُسْرًا )
4-Kadınlarınızdan hayızdan kesilmiş olanlar ile (henüz) hayız görmemiş olanlar(ın bekleme müddetleri) husûsunda şübheye düşerseniz, o takdirde (bilin ki) onların bekleme müddetleri üç aydır. Hâmile olanların bekleme müddeti ise, yüklerini bırakmalarına (çocuklarını doğurana) kadardır. Artık kim Allah’dan sakınırsa, (Allah) ona kendi işinden bir kolaylık kılar.
٦٥ / ٥ ) - ذَلِكَ أَمْرُ اللَّهِ أَنْزَلَهُ إِلَيْكُمْ وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُعْظِمْ لَهُ أَجْرًا )
5-Bu, Allah’ın emridir ki, onu size indirmiştir. Kim Allah’dan sakınırsa,(2)(Allah) onun kötülüklerini örter ve onun için mükâfâtı büyütür.
٦٥ / ٦ ) - أَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّ وَإِنْ كُنَّ أُولَاتِ حَمْلٍ فَأَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتَّى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ فَإِنْ أَرْضَعْنَ لَكُمْ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍ وَإِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُ أُخْرَى )
6-
٦٥ / ٧ ) - لِيُنْفِقْ ذُو سَعَةٍ مِنْ سَعَتِهِ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّا آتَاهُ اللَّهُ لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا مَا آتَاهَا سَيَجْعَلُ اللَّهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْرًا )
7-Eli geniş olan kimse, genişliğine göre nafaka versin! Rızkı kendisine daraltılmış olan kimse de Allah’ın ona verdiği (kadarı)ndan versin! Allah, kimseyi ona verdiğinden fazlasıyla mükellef tutmaz. Allah, bir zorluktan sonra bir kolaylık verecektir.
٦٥ / ٨ ) - وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِهِ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَابًا شَدِيدًا وَعَذَّبْنَاهَا عَذَابًا نُكْرًا )
8-Nice şehirler (halkı) vardır ki, Rablerinin ve O’nun peygamberlerinin emrine isyân ettiler de onları şiddetli bir hesâb ile hesâba çektik ve onları görülmemiş bir azabla cezâlandırdık.
٦٥ / ٩ ) - فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا )
9-Öyle ki (onlar) işlerinin vebâlini tattı ve işlerinin âkıbeti hüsrân oldu!
٦٥ / ١٠ ) - أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ الَّذِينَ آمَنُوا قَدْ أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكُمْ ذِكْرًا )
10-Allah onlara (âhirette, pek) şiddetli bir azab hazırlamıştır; o hâlde ey îmân eden akıl sâhibleri! Allah’dan sakının! Şübhesiz ki Allah, size bir zikir (Kur’ân) indirmiştir.
٦٥ / ١١ ) - رَسُولًا يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِ اللَّهِ مُبَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا قَدْ أَحْسَنَ اللَّهُ لَهُ رِزْقًا )
11-Ve îmân edip sâlih ameller işleyenleri zulümâttan (küfür karanlıklarından) nûra (îmâna) çıkarmak için, Allah’ın apaçık beyan eden âyetlerini size okuyan bir peygamber (göndermiştir).(1) Artık kim Allah’a îmân edip sâlih amel işlerse, (Allah) onu altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar; (onlar) orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Gerçekten Allah, ona güzel bir rızık ihsân etmiştir.
٦٥ / ١٢ ) - اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا )
12-Allah, yedi (kat) göğü (ve) yerden de onların mislini yaratandır.(2)(Allah’a âid) emir, bunlar arasında inip durmaktadır ki, şübhesiz Allah’ın herşeye hakkıyla gücü yeten olduğunu, yine şübhesiz Allah’ın herşeyi ilmen gerçekten kuşattığını bilesiniz.
٦٥ - الطَّلَاقِ
65 Talâk Suresi